hadi sofraya! yemekler hazir...

Monat: November 2006 (Seite 1 von 2)

Güzel bir hafta sonu – Zürih ve Rheinfall şelalesi

Geçen hafta firmamızın ana merkezi Zürih’e davetliydik. Hepimiz için heyecanlı bir gündü. Her nekadar sağanak bir yağmur altında, sabah 7’de Zürih havaalanına inip ve günün bu yağmur altında nasıl geçeceğini karamsar bir sekilde düsünürken, hava birden yüzünü güldürdü ve havaalanından çıkıp otobüslere binerken, nefis bir bahardan kalma hava ile karsı karsıya geldik. Heyecanlı ve değisik duygular altında basladı gezimiz. Senelerce mailler yazarak, telefonlarla konusarak irtibat halinde bulunduğumuz ama yüzlerini hiç görmediğimiz, is arkadaslarımız ile karsılasmak çok heyecanlıydı.

Rheinfall4

Gezimizin ilk durağı Zürih yakınlarında bulunan, Avrupa’nın en büyük selalesi olan Rheinfall’i gezmek ile basladı. Rheinfall/Rhyfall Kanton Schaffhausen ve Kanton Zürih arasında bulunuyor. Wikipedia’dan aldığım bilgilere göre, en uygun sartlarda 23 m yüksekliğinde ve 150 m genisliğindeki kayalardan saniyede 700 metreküp su akıyormus. En fazla akım 1965 senesinde saniyede 1250 metreküp ve en az akımda 1921 senesinde saniyede 95 metreküp olarak ölçülmüs.

Rehinfall6

282 adet basamağı inerek, etrafın tabiat güzelliğini ve hayran bakıslarla, ağzımız açık olarak hangi tarafa bakacağımızı neye hayranlık duyacağımızı ve dünyamızın ne kadar güzelliklere sahip olduğunu,yasamanın ne kadar güzel olduğunu düsünerek, bu resimleri çektim.

282 basamağı inmek etrafı seyretmek çok güzeldi, ama birde 282 basamağı geri çıkıs vardı ki, hepimizin dermanı yarı yollarda tükendi. Dönüsteki o yorgunluktan sonra, yine otobüslerimize bindik ve ver elini Zürih

Reinfall9

Yazımın basında da bahsettim, inanın ki Kasım ayında böyle bir bahar havası ile karsılasmak bizler için tam bir sürpriz oldu. Zürih’te, Altstadt’ı (turistik eski zürih sokakları ve alısveris merkezi) gezdik. Ayaklarımıza kara sular indi desem yeri var, ama o güzellikler karsısında ayaklarımızın yorgunluğunu düsünmeye vakit kalmadı tabi ki.

Rheinfall16

Nefis bir Wallis usulu Käse Fondue (eritilmis, iki çesit peynirden yapılan, Isviçere’ye ait bir yemek) yedikten sonra, Zürih gölünde gemi ile gezintimiz, günün güzelliğine bir kat güzellik daha kattı.

Rheinfall27

Geri dönüs için uçakta yerlerimizi aldıktan sonra, ne kadar güzel ve ne kadar yorucu bir gün geçirdiğimizi düsünerek mahmur bir vaziyette Köln’e döndük.

Resimlerin devamını Gallery’de görebilirsiniz.

Bir Şey Değişir Herşey Değişir

Bugün sizlere bir yardım için daha çağırıda bulunacağım.

Geçen gün Muzi’s Kitchen ‚den geldi bu yardım çağırısı. Kendisi de Sitesinde bu kampanyayı destekliyor. „Bir Şey Değişir Herşey Değişir“ başlığı altında TOCEV tarafindan açılan bu kampanya ile yavrularımıza (Yavrularımız çünkü bütün dünyada yaşıyan yavrular bizlerin yavruları) birer Bot ve birer Mont alınabilmesi sağlanıcak. Daha geniş bilgileri Muzi’s Kitchen ve www.tocev.org.tr sitelerinden alabilirsiniz.

Kiwi’li Süt likörü

Epey oldu Zuhal’ın bana bu tarifi verdiği. Araya izin, seyahat girdi. Tarifler sıraya kondu ve bugün sizlerle Zuhal’in kendi sitesinde de hepimizle paylaştığı süt likörü tarifine sıra geldi.

Ilk Zuhal tarifi yolladığında, inanın ki hiç tahmin etmedim böyle güzel bir lezzetin ortaya çıkacağını. Süt var içinde çünkü, düşündüm süt bozulmaz mı alkolle karışınca diye. Neyse, çok uzun yazmıyayım, eğer sizde benim gibi inanamıyorsanız nasıl güzel bir lezzetin ortaya çıktığına, gelin benimle ve Zuhal’le beraber bu tarifi deneyin.

Ben çok az bir değişiklik yaptım, Zuhal’cim likörün içine Kiwi koydum, nefis oldu. Sanırım Kiwi’den ayrı diğer mevsimlik meyvalarlada şahane bir uyum sağlar.

Tarif için Zuhal’e buradan tekrar teşekkür ederim.

kiwili süt likörü

1/2 litre (pastörize) Süt
300g Toz şeker
150 ml Alkol
1 Paket vanilya sekeri
1/2 Limon suyu ve kabuğunun rendesi
2 Kiwi

Limonu rendeleyin. Kiwilerin kabuklarını soyup, çok ufak parçalar halinde kesin. Bütün malzemeleri bir cam kavanoza yerleştirip buzdolabına kaldırın. Hergün karıştırın, bir kaç gün sonra likörünüz olmuştur. Ben hiç süzmedim likörü, içindeki Kiwi taneleri ve rendelenmiş limon kabuğu ile nefis bir tad ortaya çıktığını bilhassa belirtmek isterim.

Soframız-Özgül’ün Sofrası

Kırmızı soğanlı, kuru erikli, kestaneli, güveçte kuşbası sote

6 kırmızı Soğan
3-4 diş Sarmısak
300 g kuru Erik veya kuru üzüm
500 g Sığırkuşbaşı
500 g Kestane
1 YK Domates salçası
1/2 limonun suyu
Tuz, karabiber
1 TK şeker
2 TK Akdenız baharatları karışımı
200 ml kırmızı Şarap (tatlı olmasın)
Su
Zeytinyağı

Soğanları iri olarak doğrayın. Sarmısakların kabuklarını soyun. Kestaneleri fırında veya tavada, üstlerini cizip, pişirip, kabuklarını soyup, soğumaya bırakın. Bütün malzemeleri, kestaneler hariç olmak üzere, bir güvece koyup karıştırın. Şarap ve yemeğin üstünü kapatıcak kadar su ilave edin. Tahmini 1,5 saat 200° ısıdaki fırında, güvecin kapağı kapalı olarak pişirin. 1-1,5 saat sonra kabukları soyulmuş kestaneleri ilave edip, yemeği karıştırıp tekrardan 1 saat kadar aynı ısıda pişirin.

Haydi buyrun sofraya yemekler hazır
Soframız-Özgül’ün Sofrası

Zencefil’li Ayva Reçeli

Ayva-Quitten

Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek
Gönül bu sevdadan vaz mı geçecek
Bana ettiklerin az mı gelecek
Yandım Allah yandım yandırma beni
Derin uykulardan kaldırma beni
Seviyorum diyerek kandırma beni
Ayaş yollarından aştım da geldim
Boyunu boyuma ölçtüm de geldim
Güzeller içinden seçtim de geldim
Yandım Allah yandım yandırma beni
Derin uykulardan kaldırma beni
Seviyorum diyerek kandırma beni
Ayaş yollarında kervanım mı var
Beni öldürmeye fermanın mı var
Ağlamaya sızlamaya dermanım mı var
Yandım Allah yandım yandırma beni
Derin uykulardan kaldırma beni
Seviyorum diyerek kandırma beni

Türkü: Ayaş bölgesi-Anonim

Geçenlerde, burada çok nadiren bulunan ayvaları görünce, hemen aklıma Türkiye’mizde çok yaygın ve reçellerin başında gelen, ayva reçelini yapmak geldi. Inanır mısınız, reçeli yapmaya başladığım andan ihtibaren, yukarıdakı türkü aklımdan çıkmadı, dilimden düşmedi. Merakımdan internette bir araştırma yaptım ve türkünün Ayaş yöresine ait olduğunu (türkünün icinde de geciyor zaten) ve kimin yazdığının belli olmadığını öğrendim. Bunun gibi ne kadar çok türkümüz var, dilimizden düşmez, ama kimin yazdığı da bilinmez. Ne kadar güzel bir türkü. Türkünün kime ait olduğu bilinmiyor ama, ayvanın bizde kış denildi mi, ilk akla gelen meyvalardan olduğu biliniyor. Kış meyvalarının başındadır ayva. Rahmetli büyük babacığım geldi aklıma (anne tarafından), kışın onları ziyarete gidince (okulların şubat tatillerine denk gelirdi hep), yemekten sonra otururduk, bir örtü yayardı, hep söylediği sözde ayvanın kırılarak yenildiği idi, „ayva kesilmez, kırılır“ derdi hep. Sebebi de kesilince suyu kaçarmış ve hakikaten de doğru. Kırardı ayvayı büyükbabacığım örtünün arasına koyup. Ne tatlı, ne nefis ve ne kadar sulu olurdu ayvanın o zaman tadı. Kış gelince aklıma ayva ve büyükbabamın bizlere hazırladığı ayva ziyafetleri ve tabiki sobanın üstünde, veya mangalda hazırlanmış, mis gibi kokan kestaneler gelir.

Sıra geldi reçelime. Reçelin biraz değişik tadta olmasını istedim ve bir zencefil hastası olan ben, tabii ki hemen aklıma zencefil ile ayvalari karıştırmak geldi.

Ayva receli - Quitten marmelade

Zencefil’li Ayva Reçeli

1 Kg Ayva
500 gr Kahverengi şeker
1/2 Limonun suyu
250 ml Su
Ceviz büyüklüğünde Zencefil

Ayvaların kabuklarını soyup ufak ufak doğrayın. Zencefili soyup rendeleyin. Doğranmış ayva dilimleri, limon suyu, şeker, su ve rendelenmiş zencefili bir orta boy tencereye koyup kaynatın. Reçel kaynamaya başlayınca, ocağın derecesini orta ısıya getirip, 1 – 1,5 saat arada bir karıştırarak kaynatıp, kavonozlara boşaltın.

Haydi buyrun sofraya yemekler hazır

Soframız-Özgül’ün Sofrası

« Ältere Beiträge

© 2024 Soframiz.de

Theme von Anders NorénHoch ↑